“NeoKlasik Teknoloji”
Ana Sayfa | NeoKlasik Teknolojik Manifesto | Bilgisayar | İnternet Terimleri Sözlüğü | Microsoft | Windows | MS-DOS | IBM OS/2 | Apple | Be | Haiku OS | Linux | Günce | S.S.S | Gönderin
Bilgisayar
Çok sayıda aritmetiksel ya da mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, çalışması sırasında bir işletmenin işe karışması gerekmeksizin, önceden verilmiş bir izlenceye göre, özdevimli olarak yürüten bir veri işleyiciye bilgisayar denir. Bir bilgisayar dizgesi, elektronik ve mekanik birimlerden oluşan donanım ile bu donanım birimlerini ya da kaynakları istenen işlere yöneltip verimli bir çalışma düzeni içerisinde kullanabilmek için gerekli tüm izlencelerden ve veri yapılarından oluşan yazılım öğelerini kapsar. Minibilgisayar, mikrobilgisayar tanımlarının dışındaki geleneksel bilgisayarlar, ana işlem birimlerinin hız ve yapısına, ana belleklerinin sığasına, dış belleklerin ve giriş/çıkış birimlerinin türlülüğüne, sayısına ve hızına göre büyük, orta boy ya da küçük dizgeler olarak sınıflandırılır.
Belge yazmak, defterde bazı hesaplamalar yapmak ve mektup ya da posta alıp göndermek, günlük yaşamın en bilindik ve kolay eylemlerindendir. Evde veya işyerindeyken, bunlar ve daha birçok iş bilgisayarla yapılabilir. Bilgisayarda birçok donanım parçası bulunur. Bunların en önemlilerinden biri sistem birimidir. Bilgisayarın beyni olan, merkezi işlem birimini (CPU) üzerinde bulundurur. Diğer donanım parçasına monitör (televizyon gibi görünür) adı verilir. Bilgisayar tarafından işlenen metin ve görüntüler monitörde görüntülenir. Bilgisayar iki aygıtla kontrol edilir. Daktilo tuşları topluluğuna benzeyen klavyeyi kullanılarak bilgisayara bilgi ve yönerge yazılabilir. Ayrıca, monitörde görüntülenen öğeleri seçmek ve taşımak için, fare kullanılır. Bilgisayarın arkasına bağlanan başka donanım parçaları da olabilir. Yazıcılar, modemler ve hoparlörler bu tür donanımlara örnektir. Yazıcı, ekranda görüntülenen veya belge içinde bulunan bilgileri kağıda yazdırır. Modem, telefon hattıyla bilgisayarı Internet’e bağlar. Sesler iç veya dış hoparlörlerle duyulabilir.
Bilgisayarda işlenen veriler kod sistemiyle ifade edilir. Kodlar da elektrik sinyalleriyle ifade edilir. Elektrik varsa 1, yoksa 0’dır. Buna “Binary” denir. Bilgisayardaki her bilgi 1 ve 0’a dönüştürülür. İşlemci, programları bu makine kodlarına göre işleyerek belirli görevleri yerine getirir.
İşlemcinin görevleri arasında, aritmetik
işlemler yapmak, mantıksal kararlar vermek, verileri bellekten okumak ve
yazmak, I/O (Input/Output - Giriş/Çıkış) aygıtları aracılığıyla veri
girişi ve çıkışı yapmak ve diğer işlemler yer alır.
Bellek, işlemci tarafından kullanılan geçici bir depolama birimidir. Bellek,
bilgisayarın çalışma hızını etkiler ve işlemci tarafından işlenecek olan
verileri ve programları depolar.
Depolama aygıtları (sabit disk, SSD vb.), bilgisayarın uzun vadeli
veri depolama gereksinimlerini karşılamak için kullanılır. Bu depolama
aygıtları, verileri uzun süreli olarak saklamak ve programları yükleme için
kullanılır.
Giriş/Çıkış aygıtları, klavye, fare, monitör, yazıcı, hoparlör vb. gibi
aygıtlardır. Bu aygıtlar, kullanıcıların bilgisayara veri girişi yapmasını,
sonuçları görüntülemesini ve işlemlerden çıktı almalarını sağlar.
Bilgisayarın işleyişi, bu bileşenlerin birbirleriyle etkileşimi sonucunda
gerçekleşir. Kullanıcının girdiği veriler, giriş aygıtları aracılığıyla
işlemci ve bellek tarafından işlenir. İşlem sonucu, çıktı aygıtları
aracılığıyla kullanıcıya sunulur.
İşletim sistemi, bilgisayar donanımı,
kullanıcı ve diğer yazılım arasında aracılık görevi yaparak, bilgisayarın
temel yapısını, kaynaklarını ve çalışma prensiplerini yöneten bir
yazılımdır. İşletim sistemi, temel görevleri arasında bellek yönetimi,
kaynak ataması, Giriş/Çıkış yönetimi, program
yürütme, ağ bağlantıları, güvenlik yönetimi, aygıt sürücüleri ve dosya
sistemleri bulunur. Kullanıcıların, işletim sistemi üzerindeki grafik arayüzler veya komutlar sayesinde bilgisayarlarını kontrol etmeleri, dosya
yönetimi, ağ bağlantısı, ayarlar ve birçok farklı işlemi gerçekleştirmeleri
mümkündür.
İşletim sistemi aynı zamanda program yürütme işlevi de üstlenir. İşletim
sistemi, programları yürütmek için gerekli ortamı sağlar ve programların
işletim sistemi ile iletişim kurabilmesi için gerekli API'leri (Application
Programming Interface/Uygulama Programlama Arabirimi) sunar.
Aygıt sürücüleri, işletim sisteminin farklı donanım aygıtlarını tanıyıp
kullanması için gerekli olan yazılımlardır. İşletim sistemi, aygıt
sürücülerini yükleyerek bilgisayarın donanımını tanımlar ve diğer
programların aygıtlarla doğru şekilde etkileşim kurabilmesini sağlar.
İşletim Sisteminin Temel Görevleri
İşlem Yönetimi : İşletim sistemi, bilgisayarda çalışan tüm işlemleri yönetir. Bu işlemler, kullanıcının yürüttüğü programlar veya sistem hizmetleri olabilir. İşletim sistemi, işlemlerin birbirleriyle çakışmamasını ve belirli bir sıra ve düzende, doğru sırayla yürütülmesini sağlar.
Bellek Yönetimi : Tüm programların çalışmaları için bellekte belirli bir alanın kendilerine ayrılması gerekir. İşletim sistemi, bellek kullanımını denetler ve kullanılmayan bellek bloklarını serbest bırakır. Bellek yönetimi, Bilgisayarın bellek kaynaklarını programlar arasında doğru şekilde paylaştırarak, her bir programa gereksinim duyduğu miktarda bellek sağlar. İşletim sistemi, kaynak ataması konusunda da önemlidir. Bilgisayardaki diğer kaynakları (CPU, disk alanı, ağ bant genişliği vb.) doğru şekilde paylaştırarak, farklı programların birbirleriyle etkileşimini mümkün kılar.
Giriş/Çıkış (I/O) Birimleri Yönetimi : G/Ç yönetimi, işletim sisteminin çeşitli aygıtlar arasında veri akışını düzenlemesi anlamına gelir. İşletim sistemi, yazıcılar, klavyeler, fareler, hoparlörler gibi aygıtların veri giriş ve çıkışlarını düzenleyerek, uygun sıralama ve yönlendirme ile bu aygıtların performansını en üst düzeye çıkarır. Ayrıca çevre birimlerinin çalışabilmesi için gerekli, sürücü (driver) denilen dosyaların bünyesinde barındırır ya da bu dosyalar kullanıcılar tarafından sonra yüklenir. Genellikle işletim sistemleri birçok donanım sürücülerini bünyesinde barındırırlar. Bu sayede bilgisayara takılan donanımların bilgisayar tarafından kolay bir şekilde tanınması sağlanmış olur.
Dosya Yönetimi : Dosya sistemleri, bilgisayarda bulunan verilerin depolanması ve yönetilmesi için gerekli olan yapıları sağlar. İşletim sistemi, bilgisayarın dosya sistemlerini yöneterek, dosyaların oluşturulması, silinmesi, kopyalanması, taşınması ve aranması gibi işlemleri gerçekleştirir.
Ağ Yönetimi: İşletim sistemi, bilgisayarın ağ bağlantısını yöneterek, kullanıcıların ağa bağlanmasını ve ağ kaynaklarına erişmesini sağlar. Bu işlemler, ağ sürücüleri, protokoller ve diğer ağ araçları kullanılarak gerçekleştirilir.
Donanım Yönetimi: İşletim sistemi, donanım kaynaklarını yönetir ve bunları kullanılabilir hale getirir. Bu kaynaklar arasında işlemci, bellek, sabit disk, ağ kartı vb. bulunur.
Kaynak Yönetimi: İşletim sistemi, bilgisayarın kaynaklarını (örneğin, işlemci zamanı, bellek, disk alanı, ağ bağlantısı...) etkin bir şekilde yönetir. Bu kaynakların verimli kullanımını sağlayarak, bilgisayarın performansını artırır.
Güvenlik Yönetimi: İşletim sistemi, bilgisayarın güvenliğini sağlayarak, kullanıcıların verilerini korur ve bilgisayarın zararlı yazılımlardan korunmasını sağlar. Bu amaçla, işletim sistemi, güvenlik duvarı, antivirüs yazılımları ve diğer güvenlik araçları gibi çeşitli araçlar kullanır. Güvenlik yönetimi, işletim sisteminin kullanıcılara erişim haklarının yönetimini ve yetkilendirme konularını ele alması anlamına da gelir. İşletim sistemi, bilgisayarda bir kullanıcının izinli olduğu kaynakları belirler ve yetkisiz erişimleri önlemek için koruma sağlar.
İşletim Sistemi Türleri
Tek Görevli İşletim Sistemi: Yalnızca bir görevi (programı) aynı anda yürütmek için tasarlanmış bir işletim sistemidir. Bu tür işletim sistemleri, genellikle basit ve sınırlı kaynaklara sahip bilgisayarlarda kullanılır. Örneğin, evde kullanılan bazı basit dijital cihazlar, örneğin bazı dijital saatler, hesap makineleri, teraziler ve diğer benzer cihazlar, tek görevli işletim sistemleri ile çalışır. Tek görevli işletim sistemleri, yalnızca bir görevi yürüttüğünden, kaynakları diğer görevlere ayırmak yerine tek bir görev için optimize edebilirler. Bu nedenle, çok görevli işletim sistemleri kadar esnek olmayabilirler, ancak sadece belirli bir işlem veya uygulama için kullanıldıklarında oldukça verimli olabilirler.
Çoklu Görevli İşletim Sistemi: Bir işletim sistemi tarafından aynı anda birden fazla iş yapabilme yeteneğidir. Çoklu görev, önleyici ve işbirlikçi türlerde karakterize edilebilir. Önleyici çoklu görevde, işletim sistemi, işlemci zamanını dilimler ve programların her birine bir yuva tahsis eder. Linux gibi UNIX benzeri işletim sistemleri, AmigaOS gibi UNIX benzeri olmayanların yanı sıra önleyici çoklu görevleri destekler. İşbirlikçi çoklu görev, tanımlanmış bir şekilde diğer işlemlere zaman sağlamak için her bir işleme güvenilerek elde edilir. Microsoft Windows'un 16-bit sürümleri, işbirliğine dayalı çoklu görev kullanıyordu; Hem Windows NT hem de Windows 9x'in 32-bit sürümleri önleyici çoklu görev kullanmıştır. İşletim sistemlerinde çoklu görevlerin farklı türleri vardır. Bazı yaygın çoklu görev türleri şunlardır:
İşbirlikçi Çoklu Görev: Programların işlemci zamanını kullanmalarını kontrol etmek için birbirleriyle işbirliği yapar. Her program işlemci zamanını serbest bırakmak için işletim sistemine haber verir. Bu tür bir çoklu görev genellikle eski işletim sistemlerinde kullanılır.
Önleyici Çoklu Görev: İşlemci zamanını programlar arasında zaman paylaşımı yapmak için otomatik olarak yönetir. İşletim sistemi, her programın belirli bir süre çalışmasına izin verir ve ardından bir sonraki programa geçer. Bu tür çoklu görev, modern işletim sistemlerinde kullanılan en yaygın türdür.
Gerçek Zamanlı Çoklu Görev: Öncelikli bir işlemci zamanlama ve işlem öncelikleri yönetimi kullanarak gerçek zamanlı uygulamaları desteklemek için tasarlanmıştır. Gerçek zamanlı çoklu görev, otomotiv endüstrisi, havacılık ve savunma endüstrisi gibi yüksek güvenilirlik gerektiren uygulamalarda kullanılır.
Çok İş Parçacıklı Çoklu Görev: Aynı programın farklı parçalarını aynı anda yürütmek için iş parçacıklarını kullanır. Her iş parçacığı, ayrı bir görev olarak kabul edilir ve işletim sistemi, tüm iş parçacıklarının aynı anda yürütülmesini sağlar.
Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi: Bir
bilgisayar sistemine gelen olaylara hızlı ve öncelikli yanıt vermek için
tasarlanmış bir işletim sistemidir. Bu işletim sistemi, kritik zamanlamaları
ve olayları yönetmek üzere tasarlanmıştır ve genellikle kesintiye uğramadan
çalışması gereken uygulamalarda kullanılır. Bu tür uygulamalar, endüstriyel
otomasyon, tıbbi cihazlar, uçuş kontrol sistemleri, otomotiv sistemleri ve
diğer benzeri uygulamaları içerebilir.
Gerçek zamanlı işletim sistemi, işlemci zamanlama ve
öncelik yönetimi gibi özellikleri içerir. Bu işletim sistemi, bir olayın
gerçekleşmesi için önceden belirlenmiş bir süre içinde yanıt vermelidir.
Ayrıca, gerçek zamanlı işletim sistemi, donanım cihazlarını yönetmek,
zamanlama hatalarını önlemek ve belirli bir görev için ayrılmış kaynakları
optimize etmek için tasarlanmıştır.
Gerçek zamanlı işletim sistemleri, yumuşak gerçek
zamanlı işletim sistemleri ve sert gerçek zamanlı işletim sistemleri olarak
iki kategoriye ayrılır. Yumuşak gerçek zamanlı işletim sistemleri, zamanında
yanıt vermenin önemli olduğu, ancak yanıt vermenin hayati önem taşımadığı
uygulamalar için kullanılırken; sert gerçek zamanlı işletim sistemleri,
süreçlerin tam zamanında yanıt vermesi gereken uygulamalar için kullanılır.
Dağıtık İşletim Sistemi: Bir ağ
üzerindeki birçok bilgisayarın koordinasyonlu çalışmasını sağlayan ve
işletim sistemi hizmetlerini merkezi bir sunucu olmaksızın dağıtmak için
tasarlanmış bir işletim sistemidir. Bu tür işletim sistemleri, farklı
bilgisayarlar arasında iş yükü, işlem ve veri dağılımını dengeleyerek daha
yüksek performans, güvenilirlik, ölçeklenebilirlik ve kullanılabilirlik
sağlar.
Dağıtık işletim sistemleri, açık veya kapalı bir ağ
üzerinde çalışabilirler ve genellikle büyük ölçekli işletmeler, bilimsel
araştırmalar, bulut bilişim ve veri merkezleri gibi yüksek performans
gerektiren alanlarda kullanılırlar. Bu tür işletim sistemleri, veri
bütünlüğünü korumak, hizmetleri yüksek oranda kullanılabilir hale getirmek
ve birçok kullanıcının aynı anda erişmesine izin vermek gibi çeşitli
zorluklarla karşı karşıya kalır.
Dağıtık işletim sistemleri, pek çok bileşenden
oluşabilir. Bunlar, sunucular, ağ protokolleri, veri tabanları, uygulama
sunucuları ve diğer bileşenler gibi farklı hizmetler sunarlar. Bu
bileşenler, yük dengeleme, veri tutma, yeniden başlatma, veri yedekleme ve
dağıtık işlem yönetimi gibi işletim sistemleri hizmetlerini sağlamak için
birlikte çalışır.
Tek Kullanıcılı İşletim Sistemi: Bir kullanıcının tek
bir işlemci üzerinde tek bir görev veya işlem yapabileceği bir işletim
sistemidir. Bu işletim sistemi, kullanıcının bilgisayarını kendi kullanımına
özgü olarak kullanmasına izin verir ve başka kullanıcıların aynı anda
bilgisayar üzerinde çalışmasına izin vermez. Genellikle ev kullanıcıları,
küçük işletmeler, okullar ve benzeri kurumlar tarafından kullanılır. Bu
işletim sistemleri, kullanıcıların bilgisayarlarına yükleyebilecekleri ve
kendi kullanımlarına özgü olarak kullanabilecekleri yazılım ve uygulamaları
çalıştırma yeteneği sağlar.
Tek kullanıcılı işletim sistemleri, kişisel
bilgisayarlarda kullanılan Microsoft Windows ve Apple Mac OS gibi masaüstü
işletim sistemleriyle ilişkilendirilir. Bu işletim sistemleri, bir
kullanıcının bilgisayarında çalışan uygulamaları ve işlemleri yönetmek için
gerekli tüm hizmetleri sağlar.
Tek kullanıcılı işletim sistemleri, birçok kullanıcıya
aynı anda hizmet vermek için tasarlanmamıştır ve yüksek performans
gerektiren uygulamalar için uygun değildir. Bununla birlikte, ev
kullanıcıları ve küçük işletmeler için uygun ve kullanımı kolay bir işletim
sistemi olarak kabul edilirler.
Çok Kullanıcılı İşletim Sistemi:
Birden fazla kullanıcının aynı anda aynı bilgisayar kaynaklarını paylaşarak
çalışabileceği bir işletim sistemidir. Bu işletim sistemi, birden fazla
kullanıcının aynı anda bilgisayar üzerinde farklı işlemler yapmasına izin
verir ve kaynakların kullanımını dengeleyerek verimliliği arttırır.
Genellikle büyük ölçekli işletmeler, üniversiteler ve kamu kurumları gibi
kuruluşlar tarafından kullanılır. Bu işletim sistemleri, birden fazla
kullanıcının aynı anda bilgisayar üzerinde farklı işlemler yapmasına olanak
tanır ve kaynakları verimli bir şekilde kullanarak yüksek performans sağlar.
Çok kullanıcılı işletim sistemleri, kullanıcıların
kimlik doğrulama ve yetkilendirme mekanizmaları sayesinde kendi hesaplarına
erişebilmelerini sağlar. Kullanıcılar kendi hesaplarına giriş yaparak, kendi
dosyalarına, uygulamalarına ve ayarlarına erişebilirler. Böylece, bir
kullanıcının işlemi diğer kullanıcıların işlemine etki etmez ve her
kullanıcı kendi işlemlerini güvenli bir şekilde yürütebilir.
Örnek olarak, Linux gibi açık kaynaklı çok kullanıcılı
işletim sistemleri, birden fazla kullanıcının aynı anda bilgisayar üzerinde
farklı işlemler yapabilmesini sağlayan özellikler içerir. Bu işletim
sistemi, kullanıcıların birbirinden izole edilmesini ve kaynakların verimli
bir şekilde kullanılmasını sağlamak için birçok özellik sunar. Linux,
özellikle sunucu uygulamaları ve bulut bilişim gibi yüksek performans
gerektiren uygulamalar için yaygın olarak kullanılır.
Gömülü İşletim Sistemi (Embedded): Belirli bir
görevi yerine getirmek için tasarlanmış, küçük ve özelleştirilmiş bir
işletim sistemidir. Bu işletim sistemleri, genellikle bir cihazın donanımını
ve kaynaklarını kontrol etmek ve bir görevi otomatik olarak gerçekleştirmek
için kullanılır. Gömülü işletim sistemleri, donanım ve yazılım arasında
arabuluculuk yapar ve cihazın stabil ve güvenilir bir şekilde çalışmasını
sağlar.
Gömülü işletim sistemleri, ev aletleri, tıbbi
cihazlar, endüstriyel otomasyon sistemleri, arabalar ve hatta uzay araçları
gibi çeşitli elektronik cihazlarda kullanılır. Bu işletim sistemleri,
genellikle RAM ve işlemci gibi sınırlı kaynaklara sahip olduğundan, küçük
boyutlu ve kaynak dostu olacak şekilde tasarlanmıştır. Birçok
özelleştirilmiş ve optimize edilmiş işlevsellik sağlar. Örnek olarak,
belirli bir tıbbi cihazdaki gömülü işletim sistemi, cihazın stabil
çalışmasını ve hastanın verilerinin güvenli bir şekilde toplanmasını
sağlayacak şekilde tasarlanabilir. Bir endüstriyel otomasyon sistemindeki
bir gömülü işletim sistemi, üretim hatlarını kontrol etmek, verileri
toplamak ve hataları otomatik olarak tespit etmek için kullanılabilir.
Gömülü işletim sistemleri, sadece belirli bir görevi yerine getirmek için
tasarlandığından, diğer işletim sistemlerine kıyasla daha hızlı ve güvenilir
olma eğilimindedir. Bu işletim sistemi, sınırlı kaynaklara sahip olduğundan,
verimli bir şekilde çalışmak için optimize edilmiştir ve üretim hatlarının
güvenli ve sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlar.
Lisans Türleri
Açık Kaynak: Açık kaynak, kaynak kodunun kamusal alanda paylaşıldığı bir yazılım modelidir. Açık kaynak türleri şunlardır:
GPL (General Public License): Kaynak kodunun ücretsiz olarak dağıtılması ve paylaşılması için kullanılan bir lisans türüdür.
Apache: Apache yazılımı vakfının geliştirdiği bir açık kaynak lisans türüdür. Hem ticari hem de açık kaynak projelerinde kullanılabilir.
BSD (Berkeley Software Distribution): Açık kaynaklı bir lisans türüdür. BSD lisansı altındaki yazılımın kullanımı, değiştirilmesi ve yeniden dağıtımı serbesttir.
Kapalı Kaynak: Kapalı kaynak,
kaynak kodunun kamusal alanda paylaşılmadığı bir yazılım modelidir. Kapalı
kaynak, yazılımın telif hakkına sahip olan bir şirket veya geliştiricinin
özel mülkiyeti olarak kabul edildiği anlamına gelir. Bu tür yazılımın kaynak
kodu genellikle gizlidir ve sadece şirket veya geliştirici tarafından
düzenlenebilir.
Bilgisayarın Tarihçesi
Bundan yaklaşık 5000 küsür yıl önce, ilkel hesaplama araçları Sümer uygarlığında saray saymanlarınca kullanılıyordu. İlk hesap makinesi bugün hala kullanılmakta olan abaküstü.
M.Ö 1. yüzyıla tarihlendirilen ve ilk analog bilgisayar olduğu fikri öne sürülen Antikythera düzeneğinin, astronomi ve takvim hesaplamaları için kullanıldığı iddia edilmektedir. Antikythera, günümüze kalan en eski kompleks mekanik cihazdır. Parçaları, 1901 yılında Yunanistan'ın Antikythera adası açıklarında bir batık gemi kalıntısında keşfedilmişti.
1644 yılına gelindiğinde Blaise Pascal, toplama ve çıkarma işlemlerini yapan bir hesap makinesi geliştirdi. 1680'de Gottfried Wilhelm Leibniz, hesap makinesine çarpma ve bölme işlemlerini ekledi.
1800'lerin başlarında Charles Babbage, matematik tablolarını mekanik olarak hesaplayacak makinenin tasarımı için İngiliz hükümetinin desteğini alıyordu. Babbage, delikli kartlarla gelen komutlarla işlem yapabilen, sayıları bellekte saklayabilen, komutları art arda sıralayabilen çözümleyici makineyi tasarladı. Daha sonra dünyanın ilk programcısı olarak anılacak ve adı bir programlama dili olarak yaşatılacak olan Augusta Ada Byron, bu makine için programlar geliştirdi.
1943 yılında, Pensilvanya Üniversitesi'nden John Mauchly ve John Presper Eckert tarafından tasarlanan ENIAC (Elektronik Sayısal Birleştirici ve Hesaplayıcı) ile, günümüzde geçerli olan anlamı ile "bilgisayar" ortaya çıkmıştır. ENIAC, dünyanın ilk genel amaçlı sayısal bilgisayarıdır ve İkinci Dünya Savaşı sırasında geliştirilmiştir. ABD Ordusunun Balistik Araştırma Laboratuvarı için menzil ve mermi yolu hesaplamaları yapmak üzere kullanılmıştır. Bu süreci gerçekleştirmek için 200 kişi çalışırken, ENIAC tek bir cihazda tüm işlemleri yapabiliyordu. John Mauchly, mevcut "lambaları" (Lamba, 1900’lerin başlarında elektronik teknolojisinin ilk aşamalarında kullanılan ve görünüş olarak da lambaya benzeyen devre parçalarıdır. Elektronik devrelerinde yükselteç veya ilk bilgisayarlarda anahtar görevlerini görmüşlerdir.) kullanarak bir bilgisayar tasarlamayı önerdi ve 1943'te bu teklifi kabul edildi. Sonuç olarak, 30 ton ağırlığında 18.000 lamba kullanan ve 140 metrekare yer kaplayan bir cihaz tasarlandı. ENIAC, saniyede 5000 toplama işlemi yapabilen mekanik hesap araçlarından daha hızlıydı. Ancak programlanması oldukça zordu ve ayarlamalar manuel olarak yapılıyordu. ENIAC, günümüzde kullanılan ikili düzen yerine onluk düzeni temel alan bir yapıya sahipti ve hafızası 10 haneli ondalık sayıları tutabiliyordu. Savaşın bitmesine rağmen, ENIAC sonraki yıllarda geliştirilecek Hidrojen bombasının hesaplamalarında kullanılmıştır. Ancak programlanması zor olduğundan, John von Neumann tarafından daha sonra kendi adını taşıyan Neumann Makinesi ile değiştirilmiştir. Neumann'ın önerisi, bilgisayarın işlem yapacağı komutların hafızada veri ile birlikte yer alması ve cihazın bu komutları okuyarak işlemesi ilkesine dayanmaktadır. Bu "kayıtlı program kavramı" tüm bilgisayarların çalışma ilkesini teşkil etmiştir ve ENIAC ile ilgili en büyük sorunu çözmüştür. Neumann’ın önerisi, bilgisayarın uyarınca işlem yapacağı komutların hafızada bilgisayarın anlayabileceği bir formda, veri ile birlikte yer alması ve de cihazın bu komutları okuyarak işlenmesi ilkesine dayanmaktaydı. “Kayıtlı program kavramı” (Aynı dönemlerde Alan Turing de benzer bir kavram geliştirmiştir.) olarak adlandırılan bu yaklaşım, kendisinden sonra gelecek tüm bilgisayarlarda çalışma ilkesini teşkil etmiştir.
Ticari Bilgisayarlar
1950'lerde ticari kullanım amaçlı bilgisayarların çağı başlamıştır. Sperry ve IBM (International Business Machines) firmaları bu dönemde pazarda hakim durumdaydı. ENIAC'ın tasarımcıları Eckert ve Mauchly, 1947'de bir şirket kurarak ilk ticari bilgisayar olan UNIVAC 1'i ürettiler. Bu cihaz, ABD nüfus sayımında 1950 yılında kullanıldı ve Eckert-Mauchly firması daha sonra UNIVAC birimi olarak Sperry-Rand şirketinin altında devam etti. UNIVAC 2 daha yüksek hafıza ve işlem gücüne sahip olarak 1950'lerin sonunda piyasaya sürüldü ve 1100 serisi takip etti.
IBM ise 1953 yılında delikli kart (Delikli kart, bilgisayarlara veri veya program girişi ilk dönemlerde matbu kartları özel aletler ile delerek ve bu delikli kartları kullanarak yapılmıştır. Hem iş yükü olarak hem de kalıcılık ve esneklik açılarından kısıtları olan bu yöntem daha sonraları terk edilmiştir.) işleme faaliyetlerine devam ederek ilk elektronik hafızalı bilgisayarı olan 701'i piyasaya sürdü. Bu cihazı, bilimsel uygulamalar için geliştirilen 702 modeli ile iş dünyası uygulamalarına yönelik 7000 serisi takip etti.
Vakum tüplerini kullanarak tasarlanan bilgisayarlar, daha küçük, daha ucuz, daha az enerji harcayan ve daha dayanıklı olan transistöre geçiş yaptı. (Transistör, elektronik devrelerde güçlendirici veya anahtar olarak kullanılan, yarı iletken temelli devre elemanıdır.) RCA ve NCR firmaları 1950'lerin sonlarında ilk transistörlü bilgisayarları üretirken, IBM de 7000 serisi ile bu alana geçiş yaptı.
Bilgisayarların ikinci dönemi adlandırılan transistörlü evre, bilgisayarın çalışmasını sağlayan programları daha rahat ve hızlı bir şekilde geliştirmeyi mümkün kılan "üst düzey programlama dilleri" ve bilgisayarın çalışma ortamını ve kurallarını belirleyen "sistem yazılımları" gibi önemli değişikliklerle birlikte geldi. Bu dönemin önemli şirketlerinden DEC (Digital Equipment Corporation) 1957’de kuruldu ve yine o yıl ilk bilgisayarı olan PDP-1’i sundu. Bu bilgisayar üçüncü nesil olarak adlandırılan dönemin temelini teşkil eden ilk “mini bilgisayar” idi.
Entegre Devreler ve Mikroişlemciler
Transistörlerin üçüncü neslinde, birçok
transistörü bir arada barındıran "entegre devrelere" yer açıldı. İkinci nesil
bilgisayarlarda, başlangıçta yaklaşık 10.000 transistör bulunuyordu. Ancak
zamanla bu sayı yüz binlerce transistöre yükseldi ve ayrık transistörlerle cihaz
üretimi zorlaştı. Entegre devrelerin üretimi, 1958'de DEC'in PDP-8'i ve IBM
System/360 ile birlikte üçüncü nesil bilgisayarların başlamasıyla başladı. Bu
dönemde, entegre devreler üzerindeki transistör sayısı inanılmaz bir hızla
artmaya başladı. Bu konuda önemli entegre devre üreticilerinden biri olan
Intel'in kurucularından Gordon Moore, Moore yasası olarak adlandırılan bir
öngörüde bulundu. Bu öngörü, entegre devreler üzerindeki transistör sayısının
her iki yılda bir iki kat artacağını öngörüyordu. Moore, bunun 1965 yılında "en
az on yıl" daha geçerli olacağını belirtmişti. Ancak bu öngörü halen
geçerliliğini korumaktadır. Ayrıca, yarıiletken tabanlı hafıza bileşenlerinin
geliştirilmesi de önemli bir gelişmedir. Manyetik esasları temel alan hafıza
bileşenleri yerine yarıiletkenlerin kullanımı, 1970 yılında Fairchild firmasının
ürettiği ilk uygun kapasiteli ve ticari hafıza birimi ile başladı.
Entegre devreler üzerindeki bileşen sayısının artmasıyla, bir Merkezi İşlem
Birimi (CPU) tüm işlevlerini tek bir yonga üzerinde sunabilecek hale
geldi. Intel, 1971 yılında 4004 adlı yonga üzerinde CPU'nun tüm bileşenlerini
tek bir entegre devre üzerinde sunarak ilk mikroişlemciyi ortaya çıkardı. Bu
süreç, ilk 8-bit mikroişlemci olan 8008 ile devam etti ve 8080, 8086, 8088,
80286, 386, 486 ve Pentium şeklinde daha hızlı ve yüksek işlem kapasiteli yonga
aileleri piyasaya sürüldü. IBM, Motorola, AMD ve diğer yonga üreticileri de bu
alanda faaliyet gösterdi.
Kişisel Bilgisayarlar (PC) ve Sonrası
Bilgisayar tarihindeki en büyük devrimlerden biri olan "kişisel bilgisayarlar" dönemi, mikroişlemcilerin uygun fiyat, boyut ve işlem kapasitesine ulaşmasıyla birlikte başladı. Daha önceki dönemdeki mini bilgisayarlar, adlarındaki "mini" kelimesine rağmen hala kullanıcı dostu fiyat ve sistem gereksinimlerine sahip olmadığından kişisel olarak kullanılamıyordu. Ancak 1970'lerin başında, Intel'in 8080 işlemcisini temel alan Altair 8800, kişisel bilgisayar furyasının başlangıcını oluşturdu. 1976'da Steve Jobs ve Steve Wozniak, tamamen hazırlanmış ve yaklaşık 30 çip içeren Apple I bilgisayar devre kartını sattı. Apple I bilgisayarı, dönemin diğer kit tarzı hobi bilgisayarlarından farklıydı. Byte Shop'un sahibi Paul Terrell'in isteği üzerine Jobs ve Wozniak'a, 50 Apple I bilgisayarı için ilk siparişler verildi. Daha sonra Nisan 1977'de Apple'ın en başarılı ürünlerinden biri olan Apple II piyasaya sürüldü. 3 Ağustos 1977'de de üretim süresi boyunca yüz binden fazla satan Tandy TRS-80 mikrobilgisayar modeli çıkış yaptı. Başarılı bir şekilde kitlesel olarak pazarlanan ilk kişisel bilgisayar, Ocak 1977'de duyurulan Commodore PET idi. Bu 3 bilgisayar, Byte Magazine dergisi tarafından "1977 üçlüsü" olarak adlandırılmıştı.
1980'lerin başında ev bilgisayarları, kişisel üretkenlik, programlama ve oyunlar için yazılımlarla evde kullanım için daha da geliştirildi. Tipik olarak, düşük ayrıntılı bloklu grafikler, sınırlı bir renk aralığı, yaklaşık 40 karakter genişliğinde ve 25 karakter yüksekliğinde metin içeren bilgisayarlar, evlerde bulunan bir televizyonla kullanılabiliyorlardı. IBM'in ilk PC'si 12 Ağustos 1981'de piyasaya sürüldü ve PC mimarisi için bir standart haline geldi. 1982'de bilgisayar, Time dergisi tarafından "Yılın Makinesi" seçildi. Bir İngiliz şirketi olan Sinclair Research, ZX80, (1980) ZX81 (1981) ve ZX Spectrum'u üretti; ikincisi 1982'de tanıtıldı ve toplamda 8 milyon adet satıldı. Bunu Commodore 64 izledi , toplam 17 milyon adet satıldı. Aynı yıl, 18 milyondan fazla satılan çok popüler bir kişisel bilgisayar olan NEC PC-98 piyasaya sürüldü. Başka bir ünlü kişisel bilgisayar olan devrim niteliğindeki Amiga 1000, 23 Temmuz 1985'te Commodore tarafından tanıtıldı. Amiga 1000, çoklu görev, grafiksel kullanıcı arayüzlü işletim sistemi, 4096 renk paletli renkli grafikler, stereo ses, Motorola 68000 CPU, 256 KB RAM ve 880 KB 3,5 inç disk sürücüsü ile 1.295 ABD Doları karşılığında satılıyordu.
1990'larda, internet yaygınlaşmış ve web
tarayıcılarının ortaya çıkmıştı. Bilgisayarlar donanımsal olarak gelişmeye
devam ediyordu ancak asıl farkı yaratan işletim sistemleriydi. Microsoft
Windows, bütün bilgisayarlara ve evlere hızla yayılırken; Mac OS, Sun
Solaris, BeOS ve OS/2 de önemli bir yer elde etmiştir. Bu dönemde, World
Wide Web, web siteleri, e-posta ve diğer internet hizmetleri popüler hale
geldi. İşlemcilerin, belleklerin ve sabit disklerin kapasitesi arttı.
2000'ler, çoklu ortamın (multimedya) yaygınlaşması nedeniyle önemli
bir dönemdi. Bu dönemde, MP3 çalarlar, dijital kameralar, USB bellekler ve
diğer dijital cihazlar popüler hale geldi. Aynı zamanda, bilgisayar oyunları
da büyük bir gelişme kaydetti ve bu dönemde, grafikler ve ses efektleri daha
da geliştirildi. Dizüstü bilgisayarlar yaygınlaştı ve bilgisayar tasarımları
daha estetik hale geldi.
2010'larda,
mobil cihazların popüler hale gelmiş ve bulut bilişim teknolojileri ortaya
çıkmıştır. Bu dönemde, akıllı telefonlar ve tabletler her yere yayıldı ve
insanlar artık evde veya ofiste olmadan da internete erişebiliyorlardı.
Bulut bilişim teknolojisi, verilerin internet üzerinde saklanmasına ve
işlenmesine olanak sağladı.
Günümüzde ise, yapay zeka, blok zinciri teknolojisi, arttırılmış gerçeklik,
sanal gerçeklik ve nesnelerin interneti (IoT) teknolojilerinin
gelişmesiyle birlikte, bilgisayarlar masaüstünden çıkıp farklı biçimlere
yayılmış ve kullanım alanı daha da genişlemiştir.
Çeşitli Ansiklopedilerin Bakış Açısından
Bilgisayar
Açmak için küçük resimlerin üzerine tıklayın. Resimleri kaydedip görüntüleyici programınızda ya da kullandığınız web tarayıcısı üzerinden görüntüyü büyüterek okuyabilirsiniz.
Neklatek Bağlantıları
E - Posta
Telif Hakkı © 2014 - 2024 – Neklatek™ | Tüm Hakları Saklıdır.